BİZ KİMİZ



Merhaba arkadaşlar...

Biz hayattaki en büyük önceliği yeni yerler görmek olan, "Tatil Delileri"yiz.

Bazıları kendilerini işleriyle, aileleriyle, sahip olduklarıyla ya da yetenekleriyle nitelendirirler. Kimilerini en iyi tanımlayan şey anne-baba olmak iken, bazılarının olayı bir plazada üst düzey yönetici olmak ya da başarılı bir sporcu olmak olabilir. Yani asıl olay öncelikleriniz ve sizin kendinize ne dediğinizdir. Bizi en iyi tanımlayan şeyin bu olduğunu düşündüğümüz için biz kendimize gezgin diyoruz...

Artık yurt içi ya da dışına seyahat bundan 8-10 yıl öncesine göre çok daha kolay. Ulaşım imkanları artarken maliyetler azalıyor, internetten gideceğiniz yerle ilgili pek çok kaynağa da kolayca ulaşılabiliyor.

Biz sürekli seyahat eden, çok parası olan, hiç olmayan, tüm hayatını elinin tersi ile bi' kenara iterek dünyayı dolaşan, sadece tatillerde elinden geldiğince turlara katılan, hafta sonu ailesini alıp arabasıyla bi' yerlere giden, yaşadığı şehrin otobüs terminaline gidip rastgele bir otobüse bilet alan, sürekli internetten ucuz uçak bileti kovalayan, gün batımını fotoğraflamak için tepelere tırmanıp bi' saat hazırlık yapan, sırt çantasıyla gezen, üç bavul ve ekstra bagaj hakkı ile yetinemeyen, yürüyerek gezen, bisikleti, motoru ya da herhangi bir vasıta ile gezen, ekonomik seyahat eden, para saçan, hostelde ya da 5 yıldızlı otelde kalan herkesi merakla izliyor ve her birini ayrı ayrı seviyoruz. 

Evet biz de çok geziyoruz. Çok mu zenginiz? Parayla ölçülen zenginlikten bahsediyorsanız yanından bile geçemeyiz. 

Peki nasıl bu kadar gezebiliyoruz?

Herkesin bildiği bi' klişe vardır. Öğrencilik yıllarınızda her şeyi yapmak için zamanınız ve enerjiniz olur ama paranız olmaz. İş hayatında iken paranız olsa da daha az enerjiniz ve az zamanınız olur. Emekli olduğunuzda ise şanslı iseniz enerjiniz yerinde olur da bol miktardaki zaman ve paranızı değerlendirebilirsiniz. Biz bu zinciri kırmak için bi' şeyler yapalım istedik.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi önceliklerimiz hayatımıza yön verir... Şöyle ki biz bundan 8 yıl önce evlendiğimizde dünyalar kadar borcumuz olmasına ve her ay maaş kartında eksi bakiyeye düşmemize rağmen türlü zorluklarla kredi kartı limitimizi artırıp yaz ayı için 4 günlüğüne Antalya'da bi' otele rezervasyon yaptırmış ve bunu 12 ay boyunca ödemiştik. Sadece 4 gün! Bazılarına bu çok saçma gelebilir. Ama bizim için öyle değil...

Tatil yapmak, kitap okumak ya da spor yapmak gibidir. Bahanesi çoktur. Kitap okumaya ya da spor yapmaya karşı geliştirilen başlıca bahane "zamanım yok" iken, tatilde ise "zamanım ve param yok" devreye girer.

Tabii ki yaşadığımız hayatın bi' takım gerçeklerini göz ardı edemeyiz. Ancak durumu bizim açımızdan değerlendirecek olursak; önceliklerimizin alternatif maliyetlerine razı olup bizi en çok mutlu eden şeyi yapabilme fikri daha ağır basıyor. Örneğin son model bir araba almak için çabalayıp borçlanmaktansa onlarca yeni seyahat planlamak bizim için çok daha cazip.

Önceleri ufak ufak etrafımızı keşfetmeye, sonra daha fazla tasarruf edip etraflıca araştırarak yurt dışı seyahatlerimize başladık. Başlarda yılda bir kez 5-6 gün tatil yaparken şu anda tüm yıllık izinler, hafta sonları ve resmi tatilleri değerlendirmeye çalışan tatil delilerine dönüştük. Üstelik insan bi' kere zehirlenince bi' daha iflah olmuyor. Kendimizle yetinmedik, arkadaşlarımıza da bulaştırdık...

Anlayacağınız üzere yeni yerler görmek bize kendimizi en iyi hissettiren şey. Ama bunda en büyük etken tüm bu yerleri birlikte görüyor olmamız. Yani nereye gittiğiniz kadar kiminle gittiğiniz de önemli. Bazıları yalnız, bazıları sevdikleriyle, bazıları kalabalık, bazıları 3-5 iyi arkadaş birlikte gezmeyi sever... Biz kendimize en uygun olanı bulduk ve yıllardır hem hayat, hem yol arkadaşıyız...

Bizim için mutluluğun formülü çok açık:
Bir Dilek, bir Ulaş, iki de bilet...


OLAYIMIZ NE?

Sürekli seyahat etmeye başladıktan sonra çevremizdeki insanlar tarafından artık herhangi bir tatil planı yapılacağında ilk danışılacak kişiler konumunda bulduk kendimizi. Bazı arkadaşlarımız için ufak tefek gezi rehberleri hazırladık. Bunlar beklenmedik biçimde o kadar yayıldı ki internette kendi hazırladığımız dokümanlara denk geldik. 

Daha sonra arkadaşlarımızın da gazı ile neden blog alemine şöyle bi' bakmıyoruz dedik ve yazmaya başladık.

İçeriği yavaş yavaş oluşturmaya başlıyoruz. Bu arada birimiz taze işinden ayrılmış olduğundan bu aralar zaman konusunda bir sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyoruz.

"Gezi Notları" bölümünde yaptığımız seyahatlerde yaşadıklarımız, izlenimlerimiz, kısacası biz varız. Böyle şakalar, komiklik, uzun uzun anlatımlar, fotoğraflar, falanlaaar, filanlar. Aynı yeri gören farklı insanların oralar hakkında ne düşündüğü, oraları nasıl nitelendirdiği hep ilgimizi çekmiştir. Bizimkiler de sizlerin ilgisini çeker diye umuyoruz.

Her ikimiz gezgin olmanın yanında müzisyen de olduğumuzdan "Müzik" bölümünde de olası programlar ve müzikle ilgili paylaşımlarımız olacak.

Kim bilir bazen canımız sıkılır, seyahat ve müzik dışında da bi' şeyler karalayasımız gelir. İşte onlar da ilginizi çekerse "Vesaire" bölümüne bi' göz atabilirsiniz.

"İletişim" bölümünde de her türlü soru ve önerileriniz için e-posta adresimiz ve sosyal medya hesaplarımız var. Takip edin, büyüyünce fenomen olcaz. 😊


KİMDİR BU TATİL DELİLERİ? 


Dilek UNCUOĞLU CAN
Tatillerini finanse etmek için bi’ kamu kurumunda çalışarak yıllık izin kovalayan, ayaklı Türk Dil Kurumu, her işin uzmanı, kitap kurdu, davul dövücü, Punky sevici, pembe hastası, oje rengi gibi saç rengi değiştiren, renkli giyinen, az ve öz konuşucu, su kuşu, denizkızı, soğuk sevmeyen kar tutkunu, usta şoför, çılgın bisikletçi, doğa aşığı, hayvan sever, yalakasavar, kahve bağımlısı, eşine ve tatile âşık bi’ yengeç kadını.



Ulaş CAN
Yıllardır çalıştığı finans sektöründeki işinden “amaaan beee” deyip kaçarak uzaklaşan, pimpirikli, tez canlı, ayaklı Google, fil hafızalı, ailenin çok konuşanı, Punky babası, eksantrik yemek üstadı, söz yazarı, besteci, müzisyen, bi’ de şarkıcı, yazar, çizer, spor sever ama aylak, sigara savar ama puro sever, bisiklet meraklısı, saçıyla uğraşıp duran, deli deli kulakları küpeli, kurumsallık karşıtı, barista özentisi, dans özürlü, eşine ve tatile âşık bi’ ikizler erkeği.








PUNKY
Sürekli ekmeğinin peşinde koşan, gezmekten bizim kadar keyif alıp almadığını pek de kestiremediğimiz, ihtiyar delikanlı, parklar bahçeler müdürü, doğa sever, her gördüğü yeşile işer, ısırma ve havlama reflekslerinden yoksun, çocuklardan köşe bucak kaçan, evimizin olmazsa olmazı, çapkınlıkta sınır tanımayan, şirin olduğu kadar çakal, akıllı olduğu kadar şapşik, punk müzik sever, paytak, helikopter kuyruklu, miskin ev sakini.

Yorumlar

POPÜLER YAYINLAR