OBERNAI: KURABİYEDEN KASABA YAPMIŞLAR :)



OBERNAI GEZİ NOTLARI

Fransa'nın Alsas bölgesi Bas-Rhin bölümünde bulunan, binadan çok kurabiyeyi andıran şirin yapıları ile insanda "hadi gel köyümüze geri dönelim, Audrey'nin düğününde halay çekelim" hissiyatı uyandıran, bölgesinin Strazburg'dan sonra en çok ziyaret edilen yeri unvanını kimselere kaptırmayan komün Obernai.

Uzun uzun anlatmaya başlamadan önce Obernai hakkında şunları paylaşmakta fayda var:

OBERNAI'DE GEZİLECEK YERLER:

Obernai'nin tarihi merkezi oldukça küçük olduğundan 2-3 saat içinde her yeri gezebilirsiniz. Başlıca görülmesi gereken yerler ise şunlar:

  1. Beffroi (Belfry, Kapellturm)
  2. Maison Romane (Romanesque House)
  3. Place de l'Etoile (Star Place)
  4. Église Saints Pierre et Paul (Sts. Peter and Paul Church)
  5. Puits à six seaux (Six Buckets Well)
  6. Hôtel de Ville (Town Hall)
  7. Cour Fastinger (Fastinger Courtyard)
  8. Synagogue (sinagog)
  9. Remparts (Fortifications)
  10. Halle au blé (Corn exchange)
  11. Place du Marché (Market Place)
  12. Fontaine Sainte-Odile (St. Odile's Fountain)

NEREDE KONAKLAMALI?

Biz Strazburg'da konakladığımız dönemde Obernai'ye gitmiştik. Zaten buraya bir tam gün ayırmak çok gerekli olmayacağı için konaklama tercihinizi yakınlarda bulunan Strazburg ya da Colmar'dan yana kullanabilirsiniz. Ama "ben Obernai'yi çok sevdim, burada konaklamadan gitmem" diyorsanız, şehir surları içindeki tarihi bölgede yer alan az sayıda otelden birini tercih edebilirsiniz.

TATİL DELİLERİ OBERNAI'DE! :)

Hôtel de Ville (Town Hall) & Beffroi (Belfry, Kapellturm)

Seyahat planlarımızı yaparken Obernai çok da öncelik verdiğimiz bi' yer değildi. 23.05.2017 tarihinde Strazburg'dan Freiburg im Breisgau'ya gidecektik. Ancak otobüsümüz öğleden sonra olduğu için sabah birkaç saat boş vaktimiz vardı. Hal böyle olunca erken saatlerde Strazburg tren garına gidip "acaba bu yakınlarda nereye gitsek?" diye düşünürken bulduk kendimizi.

Strazburg tren garından ortalama yarım saatte bir Alsas'ın şirin kasası Obernai'ye ulaşım olduğunu görünce kararımızı netleştirdik. SNCF firmasına ait TER trenlerinin Strazburg'dan Barr ya da Sélestat'a giden trenleri ile Obernai'ye ulaşabilirsiniz. Bizim gittiğimiz dönemde sabah ilk tren 05:40, son tren ise 21:25'te, Obernai'den Strazburg'a ise ilk tren 05:40, son tren 21:43'teydi. Sefer sıklıkları ise gün içinde 30 dakika ile bir saat arasında değişiyor. Ancak mesafeye göre tren biletleri biraz pahalı. Tek yön bilet ücreti €6,40. Yolculuk süresi de yarım saat ile 45 dakika arası değişiyor.

Tren garından çıkar çıkmaz kasabanın mimarisi kendini göstermeye başlıyor

Église Protestante (protestan kilisesi)

Eski şehre girişte çok güzel yapılar sizi karşılıyor

Biz yarım saatlik tren yolculuğunun ardından Obernai'nin küçük tren garına ulaşmıştık. Gardan çıkınca karşı taraftaki Rue de la Gare isimli sokağın sonunda Église Protestante (protestan kilisesi) yer alıyor. Kilisenin önünden sola, sonra ana yoldan sağa dönüp dümdüz ilerlediğinizde Obernai'nin en popüler sokaklarından biri olan Rue du Général Gouraud sizi dosdoğru eski şehrin merkezine götürüyor.


Remparts ve Synagoge arka tarafta kalıyor

Rue du Général Gouraud'dan manzaralar

Eski şehre girişte sol tarafta Remparts (şehir surları) ve Synagoge dikkatimizi çekti ama onları dönüşe bırakarak Rue du Général Gouraud'dan devam ettik.

Cour Fastinger (Fastinger Courtyard)

Aynı yol üzerinde meydana gelmeden önce sağ tarafta Cour Fastinger (Fastinger Courtyard) bulunuyor. Bu büyük binalar kompleksi adını şimdiki sahibinden almış olsa da bazı bölümlerinin yapılış tarihi 1418'e kadar dayanıyor. Biraz arada kaldığı için kaçırma şansınız yüksek. Önünde büyük demir bir kapı var. Biz içeri giremedik, size iyi şanslar şimdiden. :)

Place du Marché (Market Place)

Biraz daha ilerleyip eski şehrin en ünlü meydanı Place du Marché'ye (Market Place) çıktık. Bu meydan orta çağdan beri pek çok kamu binasına ev sahipliği yapmış. Ayrıca 1301 yılından beri düzenli olarak her perşembe sabahı burada pazar kuruluyormuş. Eğer pazar özlemi ile yanıp tutuşuyorsanız Obernai ziyaretiniz için perşembe gününü seçin. :)

Soldan sağa Beffroi, Fontaine Sainte-Odile ve Hôtel de Ville

Meydanın köşesinde yer alan Fontaine Sainte-Odile (St. Odile's Fountain) isimli çeşme dikkatimizi çekti. St. Odile, Obernai'de bir Alsas dükünün kızı olarak dünyaya gelmiş, MS 660-720 yılları arasında yaşamış ve Alsas bölgesinin koruyucu azizi olarak biliniyor. Çeşme de onu temsilen 1904 tarihinde yapılmış. Çeşmenin üstünde bulunan St. Odile heykelinin elindeki dışa dönük durumda bulunan açık kitap her iki sayfasında yer alan göz figürleri ile dikkat çekiyor. Bu da St. Odile'in körlükten muzdarip biriyken mucizevi bi' biçimde iyileşmesini tasvir ediyormuş (ne gereksiz bilgi verdik beee). Birden aklımıza yeşilçam filmleri geldi ama neyse... Her inanışa saygımız sonsuz, sustuk. :)


Place du Marché ve arkada da Beffroi ile Hôtel de Ville

Çeşmenin arkasında kemerler üzerine inşa edilmiş eski yapının izlerini hala koruyan belediye sarayı Hôtel de Ville (Town Hall) yer alıyor. Burası 1370'lerde orta sınıfın adalet mahkemesi olarak kullanılıyormuş. Bu bina 1848'de Neo Rönesans tarzında genişletilerek cepheleri boyalı motiflerle dekore edilmiş ve 1992-1993 yılları arasında da son restorasyonunu geçirmiş.

Hôtel de Ville'in yanında da 13. yüzyılın sonunda inşa edilen ve 1873’te kaldırılan Virgin’s Chapel’den geriye kalan 60 metre uzunluğundaki ikisi bi' arada kule Beffroi (Belfry, Kapellturm) bulunuyor (hem çan, hem saat kulesi). :)

Boulangerie L'Eden

Kulenin arkasında da turist info noktası olduğunu belirtelim. Beffroi'nın karşısında Boulangerie L'Eden isimli glutensiz ürünler satan ve kahvesi Strazburg'da içtiklerimizin aksine oldukça başarılı olan mekanda biraz oturup etrafı seyrettik.

Puits à six seaux (Six Buckets Well)

Meydanı biraz geçip belediye sarayının önünden Rue Chanoine Gyss'e saptık. Burada korint düzeninde üç kolona sahip tarihi kuyu Puits à six seaux (Six Buckets Well) yer alıyor. Kuyu 1579 yılında Strazburglu zanaatkarlar tarafından Rönesans tarzında inşa edilmiş olup kendinden boyalıymış. Ayrıca Yeni Ahit’ten esinlenen heykeller ile dekore edilmiş sekizgen bir gölgeliğe sahip. Böyle anlattık diye çok acayip görkemli bi' şey beklemeyin, kuyu işte en nihayetinde. Ne demiş ünlü düşünür? "Ortada kuyu var, yandan geç." :)

Église Saints Pierre et Paul (Aziz Peter & Aziz Paul Kilisesi)

Église Saints Pierre et Paul'ün içindeki Joseph Merklin tarafından yapılan org

Kuyunun ardından Église Saints Pierre et Paul'e (Aziz Peter & Aziz Paul Kilisesi) geçtik. Şehir surlarının dışında konumlanan, 1867'de yıkılan eski gotik kilisenin içindeki bir bölümde inşa edilen katolik kilisesi neo klasik tarzda inşa edilmiş olup içinde yer alan org ise 1882 yılında Joseph Merklin tarafından yapılmış.

Tour d'enceinte

Yürürken kilisenin yan tarafındaki Tour d'enceinte dikkatimizi çekti (niye bilmiyoruz, aslında bi' numarası yok). :) Kilisenin arkasındaki mezarlığın ise Avrupa şehirlerindeki turistik değeri yüksek heybetli mezarlıkların yanında biraz sönük kaldığı bi' gerçek.

Place de l'Etoile (Star Place)

Ardından kilisenin önündeki ağaçlı yaya yolundan devam edip az ilerideki dar sokaktan sola dönerek Place de l'Etoile'e (Star Place) ulaştık. Meydan adını burada konumlanan eski bir handan alıyormuş. Eski değirmen kanalı, varil ölçümü için de kullanıldığı bilinen bu meydanın ortasından geçermiş. Meydanda sevimli evler ve bi' iki mekan bulunuyor.

Rue des Pèlerins üzerindeki yıkılma tehlikesi olan güzel bina (yazık be, bize verin yaptıralım)

Maison Romane (Romanesque House)

Meydanda kahvelerimizi içip Place du Marché'ye giden yol olan Rue Sainte-Odile'den devam ettik. Sağ tarafta saptığınızda şirin sokak Rue des Pèlerins üzerinde de Maison Romane (Romanesque House) yer alıyor. 1240 yılında inşa edilmiş olan yapı, Rathsamhausen ailesinin aile mahkemesi olarak kullanılmış. Rönesans dönemi boyunca çeşitli değişikliklere uğramış ve günümüze kadar gelmiş. Çok bi' şeye benzetemesek de şöyle bi' fotoğrafını çekip geçtik. :)

Halle au blé (Corn exchange)

Rue du Marché'nin sinagog tarafındaki girişi

Ardından tekrar şehrin ünlü meydanı Place du Marché'ye geldik. Bu defa meydanın diğer tarafında yer alan, 1554’te Rönesans tarzında gotik detaylarla inşa edilen, tarihi bir kasap dükkanı iken şimdilerde restoran olarak kullanılan Halle au blé'ye (Corn exchange) göz attık. Hemen onun önünden Obernai'nin en şirin sokaklarından biri olan Rue du Marché'yi takip ederek Synagogue'un (Sinagog) önüne çıktık. Obernai'de Yahudi topluluğunun varlığı 1215’lere kadar dayanıyor. Söz konusu Sinagog da 1876 yılında bu topluluğun 205 üyesi tarafından yapılmış.

Synagogue (Sinagog)

Remparts (şehir surları)


Sinagog'un yan tarafındaki küçük kapıdan geçerek eski şehrin etrafını çevreleyen surlara (Remparts) göz attık. Bu surlar 1.400m uzunluğunda olup 20 kule ve 4 kule kapısı içeriyormuş. Eski şehir etrafındaki platform günümüzde güzel bi’ yürüyüş yolu görevi görüyor.


Hôtel Le Gouverneur'nın avlusu


Bu arada Sinagog'un yan tarafında yer alan Hôtel Le Gouverneur oldukça dikkatimizi çekti. Diğer otelleri bilmiyoruz ama Obernai'de konaklayacak olsak burayı tercih ederdik (fotoğraftaki ayılardan birini çaldık). :)

Obernai sokaklarından manzaralar (as bayrakları, as, as, döner kebap her yerde) :)

Biraz ara sokaklarda dolanıp etrafı keşfetttikten sonra tekrar tren istasyonunun yolunu tuttuk. Bizim 2-3 saat kadar takıldığımız Obernai'ye daha çok vakit ayırmak isterseniz "Rempart Monseigneur Freppel > Rempart Monseigneur Caspar > Rempart Maréchal Joffre > Rempart Maréchal Foch" sur yolunu takip ederek eski şehrin etrafında bi' daire çizebilirsiniz.

Kara listeye aldığımız Pâtisserie Gross :)

Bi' de önemli uyarıda bulunalım. :) Rue du Général Gouraud üzerinde bulunan Pâtisserie Gross her ne kadar Obernai için tavsiye edilen bi' pastane olsa da asla buradan kruvasan alıp yemeyin. Saman ve tahtadan elde edilen çok özel bi' karışımla sunta kıvamında kruvasan yapıyorlar. Gelsinler bizim İzmir'deki Léone Patisserie & Boulangerie'den kruvasan dersi alsınlar. Demek ki neymiş? Nasıl İzmir'de her yerde güzel boyoz yapamıyorlarsa Fransa'da da aynı durum kruvasan için geçerli olabiliyormuş (bkz. her sakallıyı deden mi sandın). :)

Au Revoir Obernai...

"Bize bu kadar küçük yer dar geliyor, aynı sokaktan 5 defa geçtik, artık gitme vakti" düşüncelerinin ardından, kendi kendimize "geldiğimize değdi mi acaba?" diye sorduğumuzda çok büyük farkla olmasa da olumlu yönde cevap alıpbirbirinden şirin evleri, küçük hoş cafe ve dükkanları ile bizde güzel izler bırakan, Alsas bölgesinin başrol oyuncularından biri olan Obernai'ye veda edip Strazburg'un yolunu tuttuk.

___________
Tatil Delileri

Yorumlar

  1. Berlin'de 3 gün gezdik böyle sevimli bir yer görmedik. biletiniz gönlünüz gibi zengin olsun gençler. =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederiz Cengiz. :) Sevgiler, selamlar...

      Sil

Yorum Gönder

POPÜLER YAYINLAR